6 Şubat tarihinde yaşanan depremlerin, birçok konuda büyük etkilere yol açtığını dile getiren Prof. Dr. Naci Görür, deprem konusundaki beklentilerinin değiştiğini belirterek önemli uyarılarda bulundu. Yaşanan depremlerin ardından deprem riskleri ve olası etkileri üzerine yapılan değerlendirmeler, Türkiye’nin deprem gerçeğiyle bir kez daha yüzleşmesine neden oldu.
Prof. Dr. Naci Görür, depremlerin toplumsal, yapısal ve ekonomik açıdan pek çok faktörü etkilediğine dikkat çekti. Özellikle deprem sonrası hasarların ve yıkımların yaşandığı bölgelerdeki yerleşimlerin güvenliği, yapı stokunun dayanıklılığı ve acil müdahale mekanizmalarının etkili şekilde çalıştırılması gibi konuların öne çıktığı görülüyor.
Kayseri Canlı Bomba Gibi
Örneğin, son dönemde Kayseri’de meydana gelen deprem olayları, bazı kesimlerin farklı bir yaklaşım sergilemesine neden oluyor. Ancak bu noktada, “Kayseri’de 7 büyüklüğünde deprem olmaz” gibi söylemlerin gerçekçi olmadığına dair ciddi bir farkındalık gerekiyor. Çünkü Kayseri, canlı bir fay hattının üzerinde yer alıyor ve bu fay hattı tam 700 kilometrelik bir uzunluğa sahip. Fay hattının özelliği ise, belli bir süreç sonunda biriken enerjiyi boşaltma ihtiyacı doğurmasıdır. Dolayısıyla, bu fay hattının zaman içinde yüksek enerji birikimine ulaşması halinde bir fay depremi kaçınılmazdır.
99 depremlerinin ardından yaşanan deneyimler ise bize depremlerin bölgesel etkilerini daha iyi anlatıyor. Marmara Bölgesi, 1999 depremleri nedeniyle büyük bir stres altına girdi. Eğer 99 depremleri olmamış olsaydı, bölge depremleri normal periyotları içinde bekleyecekti. Ancak yaşanan depremler, Marmara’nın beklenenden daha erken bir süre içinde etkilenmesine neden oldu. Bu durum da bize deprem risklerinin ne kadar dinamik ve tahmin edilmesi güç olduğunu gösteriyor.
[…] Naci Görür, “Kayseri 700 KM Canlı Fayın Üzerinde Oturuyor!” […]